Çocuk babasının yanına gider ve sorar;
''Baba biz nasıl, nereden geldik'' diye.Babası uzun uzun evrim teorisini anlatır. Daha sonra mutfakta yemek yapan annesinin yanına giden çocuk, aynı soruyu ona da sorar. Anne ise Adem ve Havva'dan geldiğimizi anlatınca çocuk, ''ama babam maymunlardan geldiğimizi söylüyor'' der. Anne de ''onlar babanın sülalesi oğlum ben karışmam'' der.
Bende ara sıra düşünmüyor değilim, benim çocuklarım nereden geldi diye. Bir gariplik var, çünkü. Şurası kesinki vampirlerle bir yerlerde yollarımız kesişmiş, yakayı son anda kurtarmışız. Hani normalde evlerde gece uyunur, sabah, takribi 8-10 saat sonra uyanılır, değil mi? Yok anacığım bizde bu mümkün olmuyor. Zaten Oğuz'u doğururken aynı zamanda bir çalar saat doğurduğumun farkında değildim.
Bizim yatak odasında sürekli bir haraket var. Bazen gözümü bi açıyorum Elf başucumdaki bardaktan su içiyor.(aşağıya inmeye üşenir) Aklına birşey takılır onu sormak için uyandırır. Sabah kahvaltı için canı birşey çeker, uyandırır. Geçen gece gene, bu arada saat 03.00, ben henüz uyumamışım,kahvaltısı için krep siparişi verdi. Haydeee kalk sabahın altısında krep yap.
Oğuz'u anlatmaya sayfalar yetmez, zaten.Gece boyunca evde ki tüm yatakları dolaşıyor. Bir keresinde yatmak için üst kata çıktım. Baktım odasında yok, Elf'in yanında ve üzerinde yatırırken giydirdiğim pijamaları yok.Anlık bir kendimden şüpheden sonra yatağıma gittim.Üzerinden ne kadar vakit geçti farkında değilim, bizim yatağa geldi ve üzerinde gene farklı bir pijama. Artık sabah olmak üzereydi ki bu sefer kalkarken farketmemişim pijamaları tekrar değiştirmiş olarak yanıma sığışmaya çalışıyor. Beni zorla itmeye çalışınca farkettim yataktaki ıslaklığı. Oğuz'a dokundum üstü başı kuru fakat pijamalar ters giyilmiş. Odasına gidip yerdeki pijama yığının görünce hikaye tamamlanmış oldu. Gece boyunca kendi yatağından başlayarak evdeki tüm yataklara tek tek işemiş, her seferinde de odasına gidip pijamalarını değiştirmişti.
Dün gece de Oğuz'un ''bisküvi yiyecektim, nerede?'' naralarıyla gözümü açtığımda, sabah oldu zannettim. Çünkü; tüm ışıkları yakmıştı, velet. Saate bir baktım 02.30, neler olduğunu anlamaya, Oğuz'a akşam yemeğinde neler yedirdiğimi hatırlamaya çalışıyordum o an.Taze fasulye, makarna ve yoğurt yemişti. Normal çocuklara ne denir bu gibi durumlarda ''oğlum git yat sabah yersin'' Ama yok bizimkinde öyle sersemlemiş, uyku mahmuru bir durum söz konusu olmadığından ve her zamanki gibi Erdo duyupta duymamazlıktan geldiğinden, mutfak yolları bana gözüktü. Bir bardak su eşliğinde altı adet finger bisküviyi yedikten sonra uyudu, nihayet.
Diyorum ya soyda sopta bişi var. Kafaları uyumuyor benim çocukların, sonra da Özgür yirmi dakika uzaklıktaki işine giderken, kimi zaman gözlerini bir kaç dakika kapatabilmek için mola bile verir durumda yaşamayı sürdürüyor.
ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder