28 Şubat 2011 Pazartesi

OSCAR OSCAR DEDİNNNNN

 

Oscar oscar dedin al sana oscar...Yanında da promosyon olarak uykusuzluk.Beklesene bir gün daha insan gibi bir saatte otur izle.Zaten süpriz olacak bi durumda yoktu.Kadın oynamış; insanı kendinden korkuturcasına.Üstüne gün boyu adı beynimde anons edildi adeta.

Sabah nasıl kalkacaksın,oğlanı nasıl doyuracaksın,işe gitmek için hazırlanacaksın. Hadi buraya kadar pek bişi anlamadım ama öğlende vurdu beynime. Bir yatak bile değil kafa koyacak yer hayaliyle geçti günüm.Ne dediğimden ,ne ödediğimden,ne de denilenden bişi anlamadım.Tam anlamıyla akşamdan kalma hali...

Akşam yemeğine kayınvalideler bizdelerdi,Elif hanımın doğum gününün yankıları hala sürmekte, şükür.Çaydı,tatlıydııııı.

Neyseee yolculadık.Herkezin karnı tok,pijamalar çekildi.Eeeee nasılsa oğlanda annemde annnem illa beni annem yatırsın demezmi bak allahın işine!!!!Bende gidip uyutayım da üzülmesin içlenmesin çocukcağız.

ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

OSCAR OSCAR DEDİNNNNN

Oscar oscar dedin al sana oscar...Yanında da promosyon olarak uykusuzluk.Beklesene bir gün daha insan gibi bir saatte otur izle.Zaten süpriz olacak bi durumda yoktu.Kadın oynamış; insanı kendinden korkuturcasına.Üstüne gün boyu adı beynimde anons edildi adeta.

Sabah nasıl kalkacaksın,oğlanı nasıl doyuracaksın,işe gitmek için hazırlanacaksın. Hadi buraya kadar pek bişi anlamadım ama öğlende vurdu beynime. Bir yatak bile değil kafa koyacak yer hayaliyle geçti günüm.Ne dediğimden ,ne ödediğimden,ne de denilenden bişi anlamadım.Tam anlamıyla akşamdan kalma hali...

Akşam yemeğine kayınvalideler bizdelerdi,Elif hanımın doğum gününün yankıları hala sürmekte, şükür.Çaydı,tatlıydııııı.

Neyseee yolculadık.Herkezin karnı tok,pijamalar çekildi.Eeeee nasılsa oğlanda annemde annnem illa beni annem yatırsın demezmi bak allahın işine!!!!Bende gidip uyutayım da üzülmesin içlenmesin çocukcağız.

MUCİZELER GERÇEKLEŞİRKEN

Geçen yaz üç arkadaşın dertleşmek için oturduğu çayla kafa bulduğumuz gecelerden birinde anlatılan ufacık bir hikaye...Sıkıntılı anlarımda bana hep yardımı dokunuyor.Belki dedim!!!

Toprağın altında mutlu mesut yaşayan tohumların hayatı birgün değişmeye başlamış.Toprakta bir hareketlenme,içlerinde bir genleşme hissetmeye başlamışlar.Düzen bozan huzursuzluk veren birşeyler. Bütün tohumlar isyan edip karşı koymaya çalışırken,küçük tohum ''birşeyler oluyor,değişiyor ve ben buna karşı koyamıyorum''demiş.Ve teslim olup beklemeye karar vermiş ve öylede yapmış.

Bu arada tohumların kabukları patlamış kök salmaya başlamışlar.Günü gelmiş filizlenmiş toprağın üzerine çıkmışlar.Doğadaki mucizelerle tanışmışlar;gökyüzüyle,güneşle,yağmurla,dallarında yeşeren yapraklarla.Bu gördükleri ve hissettikleri karşısında küçük tohum anlamışki çektikleri sebepsiz değilmiş.

O sıkıntıların sonunda onları bekleyen bir mucize varmış.Umuyorum ki hayatlarımızda gerçekleşen mucileri göremeyecek kadar kapanmamış olur gözlerimiz.

27 Şubat 2011 Pazar

TUBA'NIN KARALADIKLARI

Dün akşam Erdo'nun gönlünü alıp mutfağa inip kahvemi yapıp bilgisayarı açtığımda saat 23.30'du. Belçim'le görüntülü konuşmaya başlamıştık bile.Neyse günlük mevzular dersleri,ev arkadaşı falan derken ona bir link yolladım.''tuba'nın karaladıkları''Ben bu blog işiyle alakalı araştırma yapmaya başladığımda çıkmıştı karşıma.

Neyse bu gece de Belçim'le tanıştılar.Gerçi biz blog yazarıyla tanışma yolunda bayağı yol katettik ama onun bundan haberi yok.Alışılmamış olan çok bu alemde ama hem alışılmadık olup hem de anlaşılabilir olanı nadir.


Bazen okurken fikirleriniz çatışıyor,bazen hemfikir oluyorsunuz,bağılaşmayan argo araya hoşluk katıyor falan filan.Bir ara gülmekten gözlerde karşılıklı yaşlar...Derken derken biz aramızda ''acaba ne okumuş''-''kesin gazetecilik''-''nasıl bir yaşantısı vardır?bu kadar araştırmayı ne ara yapıyor?''lardan yaş tahmini için resmini incelerken baktık saat 04.55 olmuş ve bu gidiş iyi bir gidiş değil.

Yatak odasına döndüğümde;sanki mutfakta değilde gece klubünde falanmışımcasına neredesin bu saate kadar  sorusuyla karşılaşınca doğal olarak Tuba,Belçim ve ben sohpetteydik dedim.(uyku sersemi anlamadığı cevabı sabah tekrar açıkladım).Anlayacağınız sizede önerebileceğim, ara sıra göz atabileceğiniz  farklı bir durak...(http://bilincsizkaralamalar.blogspot.com/)

ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

TUBA'NIN KARALADIKLARI

Dün akşam Erdo'nun gönlünü alıp mutfağa inip kahvemi yapıp bilgisayarı açtığımda saat 23.30'du. Belçim'le görüntülü konuşmaya başlamıştık bile.Neyse günlük mevzular dersleri,ev arkadaşı falan derken ona bir link yolladım.''tuba'nın karaladıkları''Ben bu blog işiyle alakalı araştırma yapmaya başladığımda çıkmıştı karşıma.

Neyse bu gece de Belçim'le tanıştılar.Gerçi biz blog yazarıyla tanışma yolunda bayağı yol katettik ama onun bundan haberi yok.Alışılmamış olan çok bu alemde ama hem alışılmadık olup hem de anlaşılabilir olanı nadir.

>YENİ BİR YAŞ ?

>

Bugün kızım yeni bir yaş daha aldı.O;müthiş bir heyecan ve sabırsızlıkla yeni yaşlarını beklerken ben zamanın bu kadar hızla geçip gittiğine bir kez daha şahit olmaktan korkuyorum.Yıllar önce Can Dündar'ın bir yazısında okumuştum.Zamanla yarışanlar hep yenilmeye mahkumlardır.Eğer kabul eder ve dost olursanız zamanla; içini daha kolay doldurabilirsiniz diye yazmıştı.

Ayyy pazar pazar şiştim şimdi bak!Anacığım onu kabul et ,bunu şartsız sev;şuna aldırma;bir de zamanla dost ol.Hangi birine yetişeceğiz.Herhalde böyle böyle oyalanıp yaşlanacağız.En iyisi ben mutfağa gidip bir çay demleyip onunla yetineyim,televizyonda şansıma ne çıkarsa kabulleneyim,oğlumun üstümüzde tepinmelerine uyuma saatine az kaldığını düşünerek göz yumayım.
                                                                                  ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

YENİ BİR YAŞ ?

Bugün kızım yeni bir yaş daha aldı.O;müthiş bir heyecan ve sabırsızlıkla yeni yaşlarını beklerken ben zamanın bu kadar hızla geçip gittiğine bir kez daha şahit olmaktan korkuyorum.Yıllar önce Can Dündar'ın bir yazısında okumuştum.Zamanla yarışanlar hep yenilmeye mahkumlardır.Eğer kabul eder ve dost olursanız zamanla; içini daha kolay doldurabilirsiniz diye yazmıştı.

Ayyy pazar pazar şiştim şimdi bak!Anacığım onu kabul et ,bunu şartsız sev;şuna aldırma;bir de zamanla dost ol.Hangi birine yetişeceğiz.Herhalde böyle böyle oyalanıp yaşlanacağız.En iyisi ben mutfağa gidip bir çay demleyip onunla yetineyim,televizyonda şansıma ne çıkarsa kabulleneyim,oğlumun üstümüzde tepinmelerine uyuma saatine az kaldığını düşünerek göz yumayım.
 

26 Şubat 2011 Cumartesi

MUCİZELER GERÇEKLEŞİRKEN



Geçen yaz üç arkadaşın dertleşmek için oturduğu çayla kafa bulduğumuz gecelerden birinde anlatılan ufacık bir hikaye...Sıkıntılı anlarımda bana hep yardımı dokunuyor.Belki dedim!!!

 

Toprağın altında mutlu mesut yaşayan tohumların hayatı birgün değişmeye başlamış.Toprakta bir hareketlenme,içlerinde bir genleşme hissetmeye başlamışlar.Düzen bozan huzursuzluk veren birşeyler. Bütün tohumlar isyan edip karşı koymaya çalışırken,küçük tohum ''birşeyler oluyor,değişiyor ve ben buna karşı koyamıyorum''demiş.Ve teslim olup beklemeye karar vermiş ve öylede yapmış.

 

Bu arada tohumların kabukları patlamış kök salmaya başlamışlar.Günü gelmiş filizlenmiş toprağın üzerine çıkmışlar.Doğadaki mucizelerle tanışmışlar;gökyüzüyle,güneşle,yağmurla,dallarında yeşeren yapraklarla.Bu gördükleri ve hissettikleri karşısında küçük tohum anlamışki çektikleri sebepsiz değilmiş.

 

O sıkıntıların sonunda onları bekleyen bir mucize varmış.Umuyorum ki hayatlarımızda gerçekleşen mucileri göremeyecek kadar kapanmamış olur gözlerimiz.

>HAYATINIZIN MERKEZİNDE KİM OTURUYOR?

>

Başımıza gelenler için başkalrını suçlamadan önce bir an dönüp kendimize bakmalıyız.Karşımızdakini işaret eden bir parmakken diğer üç parmağımız bize dönük değilmidir?(Gerçi biz Türkler bu işide çözüp beş parmak açık söver söyleniriz.)

Çağırıyor, seçiyoruz hayatımızdakileri.Sonra da kimi farkında kimimiz farkında olmadan
oturtuveriyoruz hayatımızın merkezine.Çocuklarımızı,kocamızı,arkadaşlarımızı,sevgilimizi,kedimizi,köpeğimizi...Arabasına aşık adamlar görürsünüz karısına göstermediği özeni arabasına gösterir.Anneler görürsünüz çocuklarının peşinde kendini unutmuş.

Sonra da merkeze kilitlenip onları kaybetmemek için çabalayıp dururuz.Bu sebeptendir belki ayrılıklarımızın, kaybedişlerimizin büyük travmaları...Öyle bir kısır döngüde yaşar dururuzki benliğimizi kaybedercesine.

Günün birinde o fanusta bir delik açılır; belki bir bakış, belki bir söz, birşekilde yaşanılan bir hayal  kırıklığıyla.Başlar sorgulamalar.Bana zamanında ......... demiştin,şöyle yapmıştınlar.Ama geçti borun pazarı demezlermi adama!!! O saatten sonra ister güt ister bu diyardan git.

İster geçip giden,geri iadesi mümkün olmayan zamanına yan, ister sırtındaki dolu küfeyi boşaltıp yelken aç gönlün nereye isterse.Kolay gelsinnnn

                                           ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

HAYATINIZIN MERKEZİNDE KİM OTURUYOR?

Başımıza gelenler için başkalrını suçlamadan önce bir an dönüp kendimize bakmalıyız.Karşımızdakini işaret eden bir parmakken diğer üç parmağımız bize dönük değilmidir?(Gerçi biz Türkler bu işide çözüp beş parmak açık söver söyleniriz.)

Çağırıyor, seçiyoruz hayatımızdakileri.Sonra da kimi farkında kimimiz farkında olmadan
oturtuveriyoruz hayatımızın merkezine.Çocuklarımızı,kocamızı,arkadaşlarımızı,sevgilimizi,kedimizi,köpeğimizi...Arabasına aşık adamlar görürsünüz karısına göstermediği özeni arabasına gösterir.Anneler görürsünüz çocuklarının peşinde kendini unutmuş.

Sonra da merkeze kilitlenip onları kaybetmemek için çabalayıp dururuz.Bu sebeptendir belki ayrılıklarımızın, kaybedişlerimizin büyük travmaları...Öyle bir kısır döngüde yaşar dururuzki benliğimizi kaybedercesine.

Günün birinde o fanusta bir delik açılır; belki bir bakış, belki bir söz, birşekilde yaşanılan bir hayal  kırıklığıyla.Başlar sorgulamalar.Bana zamanında ......... demiştin,şöyle yapmıştınlar.Ama geçti borun pazarı demezlermi adama!!! O saatten sonra ister güt ister bu diyardan git.

İster geçip giden,geri iadesi mümkün olmayan zamanına yan, ister sırtındaki dolu küfeyi boşaltıp yelken aç gönlün nereye isterse.Kolay gelsinnnn

24 Şubat 2011 Perşembe

KOCAMAN BİR SUSKUNLUK

Bir varmış bir yokmuş;

Almış olduğum yeni kararlarla hayatıma yeni bir kapı açmış ve o kararla bir köy ilköğretim okulunda göreve başlamıştım.

Bambaşka,gazete sayfalarında okuduğum türden hayatların ortasında buluvermiştim kendimi.Hapiste ya da kayıplara karışmış babalar, bir göz odalarda 6-7 kişilik hayatlar...İstanbul'un bu kadar içinde bir o kadar uzağında.

Onca yokluk içinde uzatılan yardım eline kimi zaman aşalayıcı kimi zaman gurur kimi zaman minnetle verilen cevaplar.Derken yavaş yavaş kabullenmeye kabul görmeye başlamıştım.

Sınıfta ilk günden beri dikkatimi çeken bir çocuk vardı.Sadece sınıf arkadaşlarınca değil tüm okul tarafından kabul görememiş adeta görünmez bir çocuk.Kocaman bir suskunluk içinde.Aylarca ne sorularıma cevap ne de ödev alabildim ondan.

Derken bir teneffüs yanımdan geçerken farkettimki saç traşı olmuş.''saçların çok güzel olmuş''deyip geçtim yanından öylece.Gözlerindeki şaşkın bakışı görmezden gelip...Orada duruyordu gene o kocaman suskunluk.

İki gün sonra elinde o döneme ait bütün ödevlerle dikiliverdi karşıma, suskunluk bozuldu.Tanıdıkça anladım ki o teneffüse kadar doğup büyüdüğü evde Ne hangi çocuğuyla uğraşacağını,karınlarını nasıl doyuracağını bilmeyen, eve gelmeyen kocasını merak etmekten nicedir vazgeçmiş annesi,Ne tenceredeki aş için kaşık mücadelesi veren kardeşleri farkına varmışlardı onun.

Hayatında ilk kez biri farkına varmıştı.Ve suskunluğunu bozması bozabilmesi için bir ışık yakmıştı onun için...

                    ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

KOCAMAN BİR SUSKUNLUK

Bir varmış bir yokmuş;

Almış olduğum yeni kararlarla hayatıma yeni bir kapı açmış ve o kararla bir köy ilköğretim okulunda göreve başlamıştım.

Bambaşka,gazete sayfalarında okuduğum türden hayatların ortasında buluvermiştim kendimi.Hapiste ya da kayıplara karışmış babalar, bir göz odalarda 6-7 kişilik hayatlar...İstanbul'un bu kadar içinde bir o kadar uzağında.

Onca yokluk içinde uzatılan yardım eline kimi zaman aşalayıcı kimi zaman gurur kimi zaman minnetle verilen cevaplar.Derken yavaş yavaş kabullenmeye kabul görmeye başlamıştım.

Sınıfta ilk günden beri dikkatimi çeken bir çocuk vardı.Sadece sınıf arkadaşlarınca değil tüm okul tarafından kabul görememiş adeta görünmez bir çocuk.Kocaman bir suskunluk içinde.Aylarca ne sorularıma cevap ne de ödev alabildim ondan.

Derken bir teneffüs yanımdan geçerken farkettimki saç traşı olmuş.''saçların çok güzel olmuş''deyip geçtim yanından öylece.Gözlerindeki şaşkın bakışı görmezden gelip...Orada duruyordu gene o kocaman suskunluk.

İki gün sonra elinde o döneme ait bütün ödevlerle dikiliverdi karşıma, suskunluk bozuldu.Tanıdıkça anladım ki o teneffüse kadar doğup büyüdüğü evde Ne hangi çocuğuyla uğraşacağını,karınlarını nasıl doyuracağını bilmeyen, eve gelmeyen kocasını merak etmekten nicedir vazgeçmiş annesi,Ne tenceredeki aş için kaşık mücadelesi veren kardeşleri farkına varmışlardı onun.

Hayatında ilk kez biri farkına varmıştı.Ve suskunluğunu bozması bozabilmesi için bir ışık yakmıştı onun için...

23 Şubat 2011 Çarşamba

>ANANEMİZ (PERİ KUŞUMUZ)

>

Yumuşacık göğsünde yatmaktan bu kadar huzur duyulabilecek kaç anane olmuştur acaba.Kahveleri yapıp ver bi cigara deyip bacaklarınıda aldımı altına hiç kalkası gelmezdi insanın.Gıdısından kokulu kokulu öpmekten alıkoyamazdınız kendinizi.

Yedi çocuktan olan 20 torundan onun evinde sabahlamamış,sarhoş olup kusmamış,yaralarına merhem bulmamış,yaptığı pirinçli domates çorbasında şifa bulmayanımız yoktur.

Ananemin evinde her daim bir çeyiz hareketi olmuştur.Çünkü; yedi düvele yetişirdi.Herkezin çeyizinde hatırası olurdu muhakkak.Kasımpaşadaki çeyizcide nevresimler sardırılır,yağmur çamur demeden estimi bir limon sıkacağı için Eminönüne gidilirdi.

Bir de damatları çok kıymetliydi ananemin.Oturma odasında ya da balkonda sohpete dalmış kızları, torunları ''Adamların karnı açtır kalkın kurun sofrayı''deyip dikiverirdi ayağa.Şimdi bakıyorumda önce kızlarına sonra torunlarına miras kalmış bunun gibi bir çok şey.Hiç bir şekilde satın alınamayacak kocaman  bir miras.Karnımızı doyururken komşumuzu düşünmeyi,paylaşmayı,halden anlamayı,çalışmayı,keyif etmeyi hatta koca idare etme tüyolarını...

Herkezi içine sığdırabilecek kadar çok büyük bir kalbi vardı peri kuşumuzun! Biliyorum bir yerlerde izliyor bizleri.Kokulu kocaman bir öpücük, selam  yolluyorum ona tüm kalbimle.

                                                            ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

ANANEMİZ (PERİ KUŞUMUZ)





Yumuşacık göğsünde yatmaktan bu kadar huzur duyulabilecek kaç anane olmuştur acaba.Kahveleri yapıp ver bi cigara deyip bacaklarınıda aldımı altına hiç kalkası gelmezdi insanın.Gıdısından kokulu kokulu öpmekten alıkoyamazdınız kendinizi.

Yedi çocuktan olan 20 torundan onun evinde sabahlamamış,sarhoş olup kusmamış,yaralarına merhem bulmamış,yaptığı pirinçli domates çorbasında şifa bulmayanımız yoktur.

Ananemin evinde her daim bir çeyiz hareketi olmuştur.Çünkü; yedi düvele yetişirdi.Herkezin çeyizinde hatırası olurdu muhakkak.Kasımpaşadaki çeyizcide nevresimler sardırılır,yağmur çamur demeden estimi bir limon sıkacağı için Eminönüne gidilirdi.

Bir de damatları çok kıymetliydi ananemin.Oturma odasında ya da balkonda sohpete dalmış kızları, torunları ''Adamların karnı açtır kalkın kurun sofrayı''deyip dikiverirdi ayağa.Şimdi bakıyorumda önce kızlarına sonra torunlarına miras kalmış bunun gibi bir çok şey.Hiç bir şekilde satın alınamayacak kocaman  bir miras.Karnımızı doyururken komşumuzu düşünmeyi,paylaşmayı,halden anlamayı,çalışmayı,keyif etmeyi hatta koca idare etme tüyolarını...

Herkezi içine sığdırabilecek kadar çok büyük bir kalbi vardı peri kuşumuzun! Biliyorum bir yerlerde izliyor bizleri.Kokulu kocaman bir öpücük, selam  yolluyorum ona tüm kalbimle.

PUSLU HAVALAR

Hep sevmişimdir bu puslu havaları!İnsanın yataktan çıkası gelmez.kitaplar filmlerle yatağa gömülüp kalır.Hele birde yanında içecek sıcak birşeyler varsa deyme keyfime...Dün çok çok uzun zamandan sonra ilk defa evde yalnız kaldım.Bir yılı geçkin süredir böyle bir keyif yapamamıştım.Hiç birşey yapmak zorunda olmamanın keyfini çıkarttım.Zorumluluk sorumluluk olmadan.Çalışan bayanlar hep özleriz böyle günleri ama 2 gün  yeter.Dürtmeye başlar içimizdeki canavar sokağa çık çalış diye.

  Loğusa dönemlerim hep bu canavar yüzünden kabusa dönüşmüştür.Bir daha asla eski yaşantıma dönemeyeceğim,çalışamayacağım,istediğimi giyemiyeceğim korkularıyla.Ama zaman herşeye olduğu gibi bu kabusada ilaç oldu ve geçti.Tekrar buluştum kahve içtim,çalıştım,okudum eski Özgür'le.

  Bugünde puslu bir hava var dışarıda.Penceremden bakınca köpüren deniz içimde dalgalanıyor gibi.Bana eşlik eden kahvemi bitirip hazırlanıp işe gitmek için çıkmak zorundayım.Yanımda duran sıcak ,üzerinde hala eşimin kokusu olan yumuşacık yastıklaradan ayrılmak ne kadar zor olsada...

ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

PUSLU HAVALAR

Hep sevmişimdir bu puslu havaları!İnsanın yataktan çıkası gelmez.kitaplar filmlerle yatağa gömülüp kalır.Hele birde yanında içecek sıcak birşeyler varsa deyme keyfime...Dün çok çok uzun zamandan sonra ilk defa evde yalnız kaldım.Bir yılı geçkin süredir böyle bir keyif yapamamıştım.Hiç birşey yapmak zorunda olmamanın keyfini çıkarttım.Zorumluluk sorumluluk olmadan.Çalışan bayanlar hep özleriz böyle günleri ama 2 gün  yeter.Dürtmeye başlar içimizdeki canavar sokağa çık çalış diye.

Loğusa dönemlerim hep bu canavar yüzünden kabusa dönüşmüştür.Bir daha asla eski yaşantıma dönemeyeceğim,çalışamayacağım,istediğimi giyemiyeceğim korkularıyla.Ama zaman herşeye olduğu gibi bu kabusada ilaç oldu ve geçti.Tekrar buluştum kahve içtim,çalıştım,okudum eski Özgür'le.


Bugünde puslu bir hava var dışarıda.Penceremden bakınca köpüren deniz içimde dalgalanıyor gibi.Bana eşlik eden kahvemi bitirip hazırlanıp işe gitmek için çıkmak zorundayım.Yanımda duran sıcak ,üzerinde hala eşimin kokusu olan yumuşacık yastıklaradan ayrılmak ne kadar zor olsada...

22 Şubat 2011 Salı

MASUMİYET KAHKAHALARDA SAKLI

>

    Ne zaman bir çocuk ya da gencin kahkalarını duysam buruk bir tebessüm yerleşir dudaklarıma, ağlamak isterim. Bir daha asla ulaşamayacağım masumiyetimin ardından. Ben yüreğimle gülmeyeli yıllar oldu. Mutsuzum demek değil bu ama uzun süre aradım bir yerlerde cebimden düşürüp kaybettiğim neşemi. Çok sokaklara girmem, karanlık kuyuların kenarlarından dönmem gerekti. Sonra küçük mutlu anları keşfettim. Büyük mutluluklar peşinde koşma budalalığından vazgeçtim.                    

   

   İçinde kendimizi bile kaybettiğimiz hayat denen koşturmacada, mutsuz olmak çok kolay ve korkakçaydı. Bende bulup çıkartmaya, biriktirmeye başladım, o anları. Salonumda açan orkidenin tomurcuğunu ilk gördüğüm anda, her sabah bir mucizeymişcesine beni selamlayan denizi izlediğim anda, çocuklarım göğsümdeyken hissettiğim huzur dolu anlarda...Şimdi herşey daha kolay gözüküyor. Daha az karmaşık. Ama; yıllar önce bir Türk filmi izlerken, kızımın gözlerinden yaş gelircesine kahkaha attığnı duyduğum anda yüreğimde hissettiğim coşku gibisini çok az yaşadım. Biz büyüklerin belki de tek ulaşmak istedikleri, özledikleri ama asla geri gelmeyecek masumiyet çok uzaklarda kaldı.

ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

MASUMİYET KAHKAHALARDA SAKLI

Ne zaman bir çocuk ya da gencin kahkalarını duysam buruk bir tebessüm yerleşir dudaklarıma,ağlamak isterim.Bir daha asla ulaşamayacağım masumiyetin ardından.Ben yüreğimle gülmeyeli yıllar oldu.Mutsuszum değil demek bu ama uzun süre aradım bir yerlerde cebimden düşürüp kaybettiğim neşemi.Çok sokaklara girmem,karanlık kuyuların kenarlarından dönmem gerekti.Sonra küçük mutlu anları keşfettim.Büyük mutluluklar peşinde koşma budalalığından vazgeçtim.                    
Bu içinde kendimizi bile kaybettiğimiz hayat denen koşturmacanın içinde mutsuz olmak çok kolay ve korkakçaydı.Bende bulup çıkartmaya ,biriktirmeye başladım o anları.Salonumda açan orkidenin tomurcuğunu ilk gördüğüm anda,her sabah bir mucizeymişcesine beni selamlayan denizi izlediğim anda,çocuklarım göğsümdeyken hissettiğim huzur dolu anda...Şimdi herşey daha kolay gözüküyor.Daha az karmaşık.Ama ama yıllar önce bir Türk filmi izleyen kızımın gözlerinden yaş gelircesine kahkaha attığnı duyduğum anda yüreğimde hissettiğm coşkuyu bir daha yaşayamadım.Biz büyüklerin belki de tek ulaşmak istedikleri,özledikleri ama asla geri gelmeyecek masumiyet çok uzaklarda kaldı.

21 Şubat 2011 Pazartesi

>AŞK TESADÜFLERİ SEVER

>

Var olmak tesadüf değilse aşk tesadüf olabilirmi?Dün gece kuzenimle önce güzel bir kırmızı şarabın eşlik ettiği hoş sohpetle geçen yemeğin ardından filmi izledik.Yanımda benden yaşça küçük daha doğrusu filmdeki gibi tutkulu,alıp  götüren aşk olup olamıyacağı konusunda şüpheleri olan biriyle izlemek farklı bir tecrübe oldu.
Sahnelerdeki bakışmalarda,dokunuşlarda,sözcüklerde benim için titrerken o'nda tebessüm...''Bir hayata kaç aşk sığabilir acaba?''''Kaç kadın herşeyi geride bırakıp aşkının peşinden gitme cesaretini gösterebilmiştir?''''Kaç kişi alışmış olduğu standartları,ailesi,çocukları için vazgeçmiştir belkide yaşamı boyunca karşısına birdaha asla çıkamayacağını bildiği aşktan?'' 
        Sen daha önce nerdeydin?''duymak ne muteşem aynı zamanda ne korkutucu değilmi?Duyduğun,gördüğün ,dokunduğun herşey beden bulur sanki...Herşey O oluverir.Herşeyde onu ararsın yılmadan.Bir söz bir melodi seni alıp gene o'na götürür.Eros'un oku kalbindedir.Kimbilir zamanın birinde dilemiş hayal etmişsindir ve şimdi zamanıdır.Kanatlanıp uçmanın beraber masal diyarlara,sevişmenin zamanıdır şimdi hiç dokunmamış dokunulmamışcasına,gülmenin zamanıdır neşeni bulmuşcasına,ağlamanın zamanıdır kahrolurcasına şimdi tam zamanıdır yaşamanın yeniden doğmuşcasına.        Filmin sonunda Şebnem Ferah o yüreği delen melodi ve sesiyle kulaklarımdayken uçtu beynim.''Seni ararken kendimi kaybetmekten yoruldum/Bulduğumu zannettiğimde kendimden ayrı düştüm/Bu garip bir veda olacak/Çünkü; aslında hep içimdesin/Ne kadar uzağa gitsemde/Gittiğim yerde benimlesin/Söylenecek söz yok/Gidiyorum ben/Hoşçakal.........

                                                                                                    ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

AŞK TESADÜFLERİ SEVER

Var olmak tesadüf değilse aşk tesadüf olabilirmi?Dün gece kuzenimle önce güzel bir kırmızı şarabın eşlik ettiği hoş sohpetle geçen yemeğin ardından filmi izledik.Yanımda benden yaşça küçük daha doğrusu filmdeki gibi tutkulu,alıp  götüren aşk olup olamıyacağı konusunda şüpheleri olan biriyle izlemek farklı bir tecrübe oldu.
Sahnelerdeki bakışmalarda,dokunuşlarda,sözcüklerde benim için titrerken o'nda tebessüm...''Bir hayata kaç aşk sığabilir acaba?''''Kaç kadın herşeyi geride bırakıp aşkının peşinden gitme cesaretini gösterebilmiştir?''''Kaç kişi alışmış olduğu standartları,ailesi,çocukları için vazgeçmiştir belkide yaşamı boyunca karşısına birdaha asla çıkamayacağını bildiği aşktan?'' 
Mutlu olmak için çalış + iyilik yap + şükret.Benim için gerçek ve tek formül budur.Yapılan bütün araştırmalar , paylaşılan aşina duygular kanıtlıyor.Para,bir dünya arkadaş.çocuklar falan değil.En mutlu olduğumuz an gece yastığa kafayı koyduğumuzda ettiğimiz şükür.Sahip olduklarımızın değerini anladığımız o an...Tesadüfler eseri hiç  ummadığımız birine sağladığımız yarar,kolaylık.Canlı,yaşıyor olduğumuzu hissettiğimiz çalışırken geçen vakit.Geriside teferruat!!!Koy vermek lazım! Çok kafa yoracak, yaşananların peşinde olacak kadar vaktimiz yok arkadaşlar.Akan bütün sular buluşacak nasıl olsa kocaman okyanusta.Sevgiyle kalın.

20 Şubat 2011 Pazar

MUTLULUK FORMÜLÜ

Mutlu olmak için çalış + iyilik yap + şükret.Benim için gerçek ve tek formül budur.Yapılan bütün araştırmalar , paylaşılan aşina duygular kanıtlıyor.Para,bir dünya arkadaş.çocuklar falan değil.En mutlu olduğumuz an gece yastığa kafayı koyduğumuzda ettiğimiz şükür.Sahip olduklarımızın değerini anladığımız o an...Tesadüfler eseri hiç  ummadığımız birine sağladığımız yarar,kolaylık.Canlı,yaşıyor olduğumuzu hissettiğimiz çalışırken geçen vakit.Geriside teferruat!!!Koy vermek lazım! Çok kafa yoracak, yaşananların peşinde olacak kadar vaktimiz yok arkadaşlar.Akan bütün sular buluşacak nasıl olsa kocaman okyanusta.Sevgiyle kalın.

>MERHABA

>herbirimizin kendimize büyük dertlerimiz,günlük koşturmalarımızla geçen günlerimizin içinde aşina duygularımızı paylaşabileceğimiz ,aynı pencereden bakabilen,aynı dili konuşanlarla buluşabileceğimiz bir durak olabilmek dileğiyle kocaman bir MERHABA...

MERHABA

herbirimizin kendimize büyük dertlerimiz,günlük koşturmalarımızla geçen günlerimizin içinde aşina duygularımızı paylaşabileceğimiz ,aynı pencereden bakabilen,aynı dili konuşanlarla buluşabileceğimiz bir durak olabilmek dileğiyle kocaman bir MERHABA...