12 Nisan 2011 Salı
NÜKLEER ENERJİ
Japonya'dan bir ses
.................................................
Tabiatın gücüne dair; topluma, yaşam biçimlerimize dair yeniden düşünmemiz gerektiğini hatırlatan birşey bu. Deprem, tsunami tabi afetler; nükleer felaketin sorumluluğunun yarısı ise insana ait. Petrol olmadığı için nükleer enerjiyi seçmiş olan bizlerin seçiminin sonucu, bu felaket Hiroşima ve Nagazaki'de atom bombasını yaşamış biz Japonlar nükleer enerjiye karşı çıkmadı demek değil. Nükleer enerjinin güvenli olduğu açıklamasına dayanıldı, bol elektrik, aydınlık ve refah bir yaşamın çekiciliğine karşı çıkılamadığından.
Fukuşıma'daki santral, başken Tokyo ve çevresine elektrik veriyor. Kesintiler başladığından beridir bu büyük şehirde ki yaşamımızın ne çok elektrik gerektirdiğinin farkına vardık. Elektrik olmayınca trenler çalışmıyor, binaların asansörleri çalışmıyor, buzdolabındaki yiyecekler bozuluyor, şehir suyunun ulaşamadığı yerler oluyor.
Akşam sokak lambaların da, trafik ışıklarının da söndüğü yollardan geçerken; ışıkların kesik, televizyonların sönük olduğu evlerdeki mum ışıklarına bakıp depremden önce ne çok elektrik israf ettiğimizi düşünüyorum.
Şehrin gecesi apaydınlık, iş de eğlence de sonsuzdu. Uzaydan bakıldığında Tokyo nasılda ışıl ışıldı. O ışıltı ne kadar gerekliydi, loş şehre bakıp düşünüyorum...Fazla aydınlık gecede gerçekten gerekli olan ışıklarıda göremedik. Elektrik için nükleer enerjiyi seçmeme olasılığını, elektrik israfının olmadığı hayat tarzını düşünme fırsatımız var şimdi; çok büyük kurbanlar vererek edinilmiş.
Tek bir kişinin düşünme biçimini değiştirmesiyle tüm toplum değişir. Şimdi yapmamız gereken yeniden düşünmek..........
....................................................................
ETSUKO SHINDÖ
Gerçi bu son pragraf bizim Türk toplumu için pek geçerli olmuyor. Bir ses çığ gibi çoğalarak büyüyemiyor, malesef. Ama biz genede, azınlık olmayı sürdürsek bile söylemekten bıkmayalım, lütfen. Sofradaki bardakta, kalmış suyu lavabo yerine salondaki saksının dibine dökmekten, boşa yanan lambaları söndürmek için koltuğumuzdan kalkmaktan, çöpleri ayrıştırarak mahallede belki de tek olan koynetere taşımaktan erinmeyelim. Küçük bir haraket gibi gözüküyor olsa da en azından birey olarak, küçük şeylerin çığ olabilmesine katkıda bulunmuş oluruz.
Üşenmede yılmadan yapmaya devam edelim diyorum ÇÜNKÜ; bizim, yaşanan felaketi küçünseyecek biçimde '' Bekarlar evlilere göre 6 yıl daha az yaşıyor; nükleer santralların ise insan hayatı üzerindeki etkisi önemsiz boyutlardadır'' şeklinde açıklama yapan bir Enerji Bakanı'mız var. Geleceğimizi bu kadar olan bakanların ellerine bırakmayalım.
ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder