9 Mart 2011 Çarşamba

ARADA KALDIM


Son yurtdışı seyahatimizde ilk defa 12 günü çok farklı bir kültürle yetişmiş biriyle geçirdik. Kerim; Filistin asıllı, hayatını Kolombiya, Miami ve Boston arasında geçiriyor ve yirmi yedi yaşında.

Tatili biz Türklerden beklenenin üzerinde bir sabırla; sipariş vermesini, hazırlanıp evden çıkmasını, cüzdanında ki biletlerini çıkartmasını beklemek,beklemek beklemekle geçirdik. Adam bir şapka alacak; fiyatından yıkama talimatlarına herşeyine bakıp inceliyor.Önce taksana şu lanet şapkayı kafana da yakıştımı yakışmadımı gör, değil mi. Ama yoook acelesi yok. Biz kapıda hazır nazır bekliyoruz. Bizimki saçları bitirmiş dudak koruyucusunu falan sürüyor.

Kasalarda kuyruk beklerken, servis yaparken, eşya falan taşırken daha bir dikkatli izlemeye başladım sokaktakileri. Önceleride çıldırtırdı beni ağır kanlılıkları ama bu defa farklıydı. Ve anladım ki farklıydılar. Kerim bu tutum içindeyken bizi beklettiğinin falan farkında değil. Çünkü; tek önemsediği kendisi...
Bizde nasıl? Aman bekletmeyeyim insanları! Hayır dersem ayıp olur! Ne derler? Ne düşünürler?. Bizler;  kendimizi sıranın en sonuna koyuyoruz. Önce; eş dost mutlu olsun, ben sonra bakarım birşeyler!!!

İşte ben bu işin içinden çıkamadım. Arada kaldım. Kerim gibi; tamamen ben merkezci yaşamakta  doğru gelmiyor. Bizde ki gibi çevre merkezci yaşamakta doğru gelmiyor. Bunun bir ölçüsünü bileniniz varmı?

(Bu seyahatin ikinci yazısı kaybolan valizlerle ilgili gelecek, yakında)

2 yorum:

Unknown dedi ki...

belki başkaları için yaşamaktır bizi mutlu eden, belki de kendimiz için yaşamayı kimse öğretmemiştir bize ve belki mutluluğa giden yolun etrafındakilerin de mutlu olduğunu görmek olduğunun farkındayızdır... ve yine belki bunun içindir nafile uğraşımız... sevgi nasıl öğrenilebilir bişey ise mutluluk ta bulaşıcı bişeydir. Biz bunu öğrenmişizdir... bunun için midir kendimizden vererek yaptığımız fedakarlıklar? belkide bizi gerçekten mutlu kılan mutlu etmeye çalışmamızdır... Aksini öğrenemeyeceğimiz için bu saatten sonra :)))

ÖZGÜR dedi ki...

cannnnnnnn