Bu bünye bir de Fenerbahçe maçını kaldırır mı bilmiyorum. Red bulldan yana beklentim büyük, kahvaltıdan sonra içtim ve kanatlanmayı bekliyorum. Kanatlanmalıyım ki; maç saatine kadar yapılması gerekenlerede ayak uydurabileyim. Konuyu pazartesi sabahına ne halde olabileceğime hiç getirmiyorum, bile.
Cuma akşamı; hadi hava çok güzel balkon zamanı geldi, cumartesi akşamı; hadi bu akşam şehirde yemek yiyelim derken derken bu durumdayız. Rahmetli büyük ninemizden öğrendiğim ve çok kullandığım bi laf vardır; ''Alışmamış dötte don durmazmış'' diye. İşte bu misal. Gerçi bunun yanında; içimde bir yerlere enerji depolandığınıda hissediyorum. Yarım saat arabanın gelmesini beklemek bile sinirlendiremedi beni. Tıklım tıklım olan mekanda tesadüf eseri, bir anda esip oraya gitmeye karar verdiğimiz için rezarvasyonumuz olamamasına rağmen, deniz kenarında bir masaya oturabilmiş, müthiş bir enerjisi, samimiyeti olan bir garsonun, kusursuz servisiyle keyifli vakit geçirmiş olmamızın etkisiyle...
Etrafımızda gördüğüm bir çok gencin hallerini de görünce şükrederek döndüm, evime. Şükrettim ki; sohpet edemiyeceğim kimseyle aynı masada oturmak zorunda kalmamak, vaktimin boşa geçirilemeyecek kadar değerli olduğunu biliyor olmak, ilk defa denediğim lezzetlerden heyecan duyuyor olmak gibi lükslerim var. Topluca oturulan masalarda herkesin elinde cep telefonları, hepsi birbirlerinden bi haber...Bu tespit bir masaya göre yapılmadı, inanın ki birçoğu bu durumdalar; masalar dolusu sanal yalnızlıklar. Evlerinde televizyon başında oturuyor olsalar, muhakkak ki daha mutlu gözüküyor olurlardı.
Bunlar derin mevzular, ben de o frekansta değilim. Şimdi bulabildiğim bir saatlik boşluğu değerlendirip bir köşeye kıvrılmaya gidiyorum. Önce küvetin içinde anne diye çığlık atıp, banyoyu su ve köpüğe boğan Oğuz'u banyodan çıkartmam gerek. Hoşçakalın.
ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL
2 yorum:
''sanal yanlızlıklar'' bayıldım bu tabire
Hem de gittikçe büyüyen.
Yorum Gönder