31 Mayıs 2011 Salı

ÖYLE GEÇMEZ OLUR MU ZAMAN?


Geçmez olur mu zaman?


     Bana bu diziyi seyrederken geçmez oluyor. Peşimi bırakmıyor düşünceler, oradan oraya, bir hayattan diğerine sürüklenip duruyorum. Akmakla bitmeyen gözyaşlarının yaşandığı gerçek hayatlar olduğunu bilmek, üşüyen çocuk ayaklarının gerçek hayatlarda da olduğunu bilmek, güçlü karşısında hissedilen ve dayanılmaz olan savunmasızlığın gerçek hayatlarda da yaşandığını bilmek, Tanrı'ya isyan noktasına getiren, çaresiz bırakan gerçeklerin olduğunu bilmek... İçindeki çığlığı susturamaz, yangını söndüremez, paylaşamaz olmak!

     Bir yerde geçtiği gibi; biz büyükler hayatla, zaman içinde o kadar kirleniyoruz ki. Bizi temizleyebilecek olan şeyin çocuk saflığı olduğuna inanarak çocuklarımıza sarılıyoruz. Hayatın içinde onlarda kirleniyor, saflıklarıyla onları temizleyebilecek çocuklar arıyorlar. Bir kısır döngü sürüp gidiyor. Ama dedikleri gibi; hiçbirimiz dünyayı temizlemeye çalışmıyoruz.

      Ben çok korkarım mesela; hissedilenler dokununca bulaşır mı, diye. Hele ki bakışlardan: içinde keder, pişmanlık olan bakışlar bulaşır gibi gelir, içine akar karşısındaki gözlerin. Ondan olmalı ki, hüzün oldumu içinde, yumarım gözlerimi sımsıkı. İsterim ki herşeyden önce; ilk aşkın hüznü yerleşsin o kirlenmemiş, kirletilmemiş gözlere.


                                                                                             ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

Hiç yorum yok: