17 Haziran 2011 Cuma

BABAMA

   

Babam bize öğretti aynı zamanda yaşattı ki; paylaşılıp denizlere atılan iyilikler gün gelir geri döner. Babam bize öğretti aynı zamanda yaşattı ki; iyilikten öte birşey yok şu fani dünyada.                        Babam bize öğretti aynı zamanda yaşattı ki; hayat herşeye rağmen devam eder.                                 Babam bize öğretti aynı zamanda yaşattı ki; .........


       Ortak yaşanmışlıklar herkeste farklı izler bırakır; kimi içinde taşır izlerini, kimi yeniden yeniden deneyip durur, silebilmek için o izleri. Benim babam; içinde taşıyanlardan...Daha doğrusu;  içinde geçmiş yaşanmışlılların olduğu, sırtında taşıdığı küfeyi bir türlü boşaltayamayanlardan. Çocukluğu boyunca babasına karşı hissettiği korkuyu, uzun yıllar kalabalıklar içinde nefessiz kalırmışcasına hissetti. Babaları eve geldiğinde altına sığındıkları o masa gibi, sığınacak bir yer arayıp durdu, kalabalıklar içinde.

    Babaları çok uzaklardayken çocuklarıyla tek başına ilgilenmek zorunda kalan annesi, nasıl kol kanat gerdiyse Babam'a ve kardeşlerine; annesi ölene kadar O'da, kol kanat gerdi annesine.

Lise yıllarında;  başlarda çok utanmasına sebep olmakla birlikte; İstanbul'a geçireceği, iki üniversiteden mezun olacağı, Vilo'yla tanışacağı hayatına açılacak bir yol ayrımı olan, arkadaşının yapmış olduğu şakayı hiç unutmadı. Yıllar içinde ''Dost arıyorsan, cebine bakacaksın kızım'' dedirtecek tecrübeler yaşadığında bile, belki bir yol ayrımıdır diyerek, dile dökmedi kırgınlıklarını.

   Hakkari'den üniversiteyi okumak için İstanbul'a geleceği zaman ihtiyacı olan otobüs biletini alabilmek için rehin verdiği saatiymişcesine hiç değiştirmeden takıyor, aynı kol saatini.

   Gençlik yıllarında; karnını doyurmasını sağlayan şeyi hep çok önemser; bilgi. Ne kadar okursak okuyalım, öğreneceğimiz şeylerin bitmeyeceğine inat, hep okur.

   Okumak için yanına gelen kardeşleriyle paylaştıkları, dört ısırıkta bitirdiği zeytinmişcesine; sahip olduklarının kıymetini bilip hep şükrediyor. Binebildiği araba en güzel araba, oturabildiği ev en güzel evdir.


   Ne şekilde, nasıl, kimin aracılığıyla olmuş; nereden gelmişiz, nereye gideceğiz; cevabını hep aradı. Kendince cevaplarda buldu ama herşeye rağmen bir emanet gibi saklayıp kolladığı tertemiz bir ruhu var.

   Bütün bunlarla birlikte; çocukları bizler ( Özgür, Özlem, Önder ) ve torunları ( Elif, Duygu, Oğuz, Baran ) için hazırladığı; içinde,  sevgi ve  şefkatle ilmek ilmek dokuduklarını biriktirdiği  kocaman bir  sandığı var.

   Şans oyunlarında hiç şansım olmamasının sebebi;  şansımın çok büyük kısmını, dünyaya gelirken, böyle bir  anne ve baba'ya sahip olmakla kullanmış olmamdan olsa gerek.

Babalar günün kutlu olsun, Babacığım...


En büyük şansımın yarısısın ve ben seni çok seviyorum.


BABAM İÇİN NOT: Sanma ki; senin için yazacaklarım bu kadar. Günün anlamını, ağırlığını bozmamak adına; Vilo'yu çıldırtan huylarını, kaleme alınsa kitap olabilecek dalgınlıklarını, yaptığımız uzun sohpetler sonralarında çıkarttığın ve beni şaşkına çeviren anafikirlerini yazmadım. Ama ben seni zaten hepsi olduğun için seviyorum. Yarın işte görüşmek üzere. Sevgiyle...


ERDO İÇİN NOT: Sevgisinden beni hiç mahrum etmeyen, beni olduğum gibi kabul edip, değiştirmeye çalışmayan, kapıda karşılarken hala ilk günün heyecanımı duyduğum adam; şansımın kalan kısmınıda sen karşıma çıktığında kullanmış olduğuma inanıyorum. Diliyorum ki; daha nice yıllar, çocuklarla birlikte babalar gününü kutlayalım. Daha doğrusu; kutlama yapmak için bir de babalar gününü bahane edelim. Babalar günün kutlu olsun. Sevgiyle...


ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

3 yorum:

betül dedi ki...

çok çok güzel,boğazım düğümlendi

Hanife Aşık Kişin dedi ki...

süper olmuş eline diline sağlık bugünüm ağlamakla geçti. birde sen ağlattın canım benim sizleri çok seviyorum

ouzelf dedi ki...

Karşılıklı bir sevgi ve kopmayacak bir bağım taraflarıyız.SEvgiler...