Ucsuz bucaksız kumsalda, turkuaz bir şemsiyenin gölgesindeyim; ileride coşkulu kahkahalarıyla kumda oynayan çocuklar. Ellerindeki rengarenk kovalarla suları üzerlerinden boca ediyorlar. Havada hafifçe, tenimi okşarcasına bir rüzgar...Şapkamın ucuna bağlamış olduğum ipek eşarbım, esen rüzgarla tenimi okşuyor. Çocuk sesleriyle adeta kanat çırpan kalbim ve yüzüme yerleşen tebessümle uyandım; pencereden odama dolan, tülleri uçuşturan rüzgarla birlikte.
Yıllar önceydi: arkadaşımın tavsiyesi üzerine gittiğim, bir enerji uzmanının odasındaki koltukta uzanmış buluvermiştim, kendimi. Dr. Ayşegül'ün muayenehanesine girdiğim ilk anda garip bir huzur peydahlanmıştı içimde. Beyaz badana duvarları, kocaman bir akvaryumun içinde yüzen; beyaz ve mavi balıklar, miskin miskin uyuyan bir kedi, başka türlü bakan bir çift iri göz... Zamanın içinden geçerken; bir yerlerde cebimden düşürmüş olduğum neşemi belki tekrar bulmama yardımcı olur ümidiyle gitmiştim, o muayenehaneye. Derin sularda yüzerken görürdüm kendimi ama bir türlü yüzeye çıkamaz, nefessiz kalırdım rüyalarımda. Bir saati aşkın süren terapiden beni uyandıran hayalde, işte bu rüyanın aynısıydı. O kadar çoktu ki; bu hayalin içine kaçıp sığınışlarım...Çok uzaklarda kalmış olan o çocuk kahkahalarını duymak, tenimi yalayıp geçen rüzgarı hissetmek isteyişlerim.
Onca yalan dolan, onca aldatış aldanış, onca büyümek iyi gelmemişti, bana.
Neyse; hepsi geride kaldı artık. Daha doğrusu geride bırakmak istediklerim. Geride bırakamadığım, bırakmak istemediklerimin, buraya geliş günü, bugün. Tanrı'nın bir hediyesi belki de; bu sabah bu rüyayla uyanışım. Heyecanıma, mutluluğuma ortak olduğunun işaretini yolladı bana. O'na karşı duyduğum minnet duygusuna bir yenisi daha eklendi. Kocaman bir çığlıkla haykırıyorum;
''Teşekkür ederim Tanrım, hoşgeldin yeni günnnn''
Yataktan kalktığımda hissettim ki; benimle beraber bütün ev hazırdı, misafirlerimi, kıymetlilerimi karşılamak için. Gökyüzünde güneş heyecanla ışıyor, ağaçlar yapraklarıyla bir şarkı tutturmuşlar, çiçeklerim bayramlıklarını giymişler...
Hemen telefona sarılıp, ablamın numarasını çevirdim. Nevin, Meral, ablam ve çocukları bir arabayla geliyorlardı. ''Tahminen iki saate kadar orada oluruz'' deyince ablam; benim etekler başladı zil çalmaya. Alelacele üzerimi değiştirip koştum, taze ekmek, yumurta almaya. Meydana indiğimde fırında; almam için hazırlanan bir sepet yumurtayı, bostandan taze toplanmış domates, salatalıkları, kağıda sarılmış, dumanı üzerine ekmekleri görünce anladım; köydeki herkese, günlerce öncesinden anlata anlata bulaştırmış olduğumu heyecanımı. Söyleyecek şey bulamadığımdan; dolu dolu gözlerimle teşekkür ederek ayrıldım fırından.
Bahçeye kurduğum kahvaltı sofrasını donattıktan sonra, son olarak büyük sürahinin içinde, bir demet çiçeğide koyuverince ortaya; tabaklar, çatal bıçaklarda çiçek açtılar, adeta.
Düğün alayında ki arabalar gibi korna çalarak yaklaşan arabayı camdan gördüğüm ilk an; zaman durdu adeta. Orada öylece, elimde demlikle dururken ben; ağaçlar, gökyüzü, toprak yol kucaklamış getiriyorlardı, arabayı bana doğru. Camlarında sarkan gülen yüzlerle, çılgınca sallanan ellerle, uçuyordu araba. Hayallerimdekinden bile daha güzeldi herşey. Havada uçuşuyordu işte o çocuk kahkahaları, gözlerimizden akıyordu o masum gözyaşları...Zamanın içinden geçerken, hep kalmak istediğiniz duraklar olmuştur sizinde.
Öyle bir kargaşa vardı ki; sofrada...Hepimizin anlatmak istediği çok şey olduğundan olsa gerek. Türk kahvesinin kokusuyla, hepimiz sakinleşmiştik. Kahve faslından sonra ben; çocukları alıp iskeleye gitmek üzere ayrıldım evden. En sevdiklerim, evimle tanışsınlar diye. Balıkları kucaklayıp döndüğümüzde; kumsalda ihtiyacımız olacak herşeyi hazırlamışlardı. Tabi ki; ablamın önderliğinde, her ayrıntıyı düşünen ablamın...
Beraber geçireceğimiz muhteşem bir hafta böyle başladı. Akşam kurduğumuz rakı sofrasından yükselirken sanat müziği nağmeleri, keyfimize diyecek yoktu. Ne kutluyorduk? Ne çok şeyi kutluyorduk? Neyse ne! Bir aradaydık, tek önemli şey buydu. Birbirimizden bir dakika bile ayrı kalmak istemedik. Veeee! Salonun orta yerine, evde ne varsa sererek, hepimizin sığabileceği bir yer yatağı kurduk, her gece.
Aşkın içinde kaybettiğim kendimle buluşmamı kutladığım muhteşem bir hafta.
Düşlerinde bile ''Vuslat''ları bulamayan birçoklarının yaşadığı bu kaybolmuşlukta karşına çıkan; içinde masumiyeti saklamayı başarmış o bir çift gözün, engin sularında yapacağın yeni başlangıçta, dualarım seninle birlikte olacak, bilmeni isterim. İçeride verilen her nefesle buram buram huzur doluyorken ben, mektubunu okurken, bana ışık tutan yıldızlarla selam yolluyorum, artık ağlatmayan hatıralarımıza.
ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder