Hiç unutmuyorum; bir keresinde pazarda alt çamaşırı aldığım tezgahtan alışveriş yapan bir tanesi: '' Ayyy! çok kötü çıktılar, pazardan alınca dayanmıyor bana, yamuluyor ağzı burnu'' demişti. Yahu! ısrarla peşime takılıp pazar gelen sen, illa bende alayım çok güzellermiş diyen sen...Memnun kalmadıysan bile kapa çeneni otur yerine, bir daha da gelme. Bu arada; onların giydikleri yerleri çok kıymetli, bizimkileri köpeğin önüne atsan dönüp bakmaz ya. Allah'a şükür yıllardır almamız gerekenleri, alınması gereken yerlerden alırız da, giyeriz de, yakıştırırız da; ne bir yanımıza birşey olduğu, ne de yamuldukları oldu. Neyse artık kıymetli herşeylerini toparlayıp, eline verip hayatımdan temelli çıkarttım, çok rahatladım.
Hele kuaför asla...Buldun mu kardeşim zevkine, kesene, gözüne uygun bir tane; git işte sanane diğerlerinden. Sanırım on yıl kadar önce, tavsiye üzerine bir kuaföre gitmiştim. Boya sonucunda ortaya çıkan sarı tonu yüzünden günlerce sokağa çıkamadım. Ondan önceki bir kaç teşebbüsümde olduğu gibi; uzaklığını bahane ettiğim eski kuaförüme tıpış tıpış, üşenmeden dönmek zorunda kaldım. Bunu yanında, tavsiye edip yolladığım bir kaç arkadaşımada rezil olmuşluğum var. Manikürcüde pek şaşmadım fakat ona da şimdi randevusuz gidemeyen ben oldum.
Boyacıydı, marangozdu, elektrikçiydi bunlarda da; tanıdığına değil yedi kat yabancıya yollayacaksın. Tanıdık bildik birine yolladığında; arkadaşına indirim yapacağına kazıklamaya çalışırlar, genelde. Sağlıkla alakalı konularda tavsiye daha sakat: geçenlerde kayınvalidem; O'na tavsiye edilen bir dişçiye arkadaşını götürmüş. Kan kaybından gidiyormuş kadıncağız; uyuşturucudan ağız burun bir yerde dar atmışlar kendilerini dışarıya.
Kitap, film konusuna gelince; isabet ettirebildiğim çok nadirdir. Gerçi ben utanır söyleyemem tavsiye üzerine izlediğim filmi, okuduğum kitabı beğenmediğimi. Bakış açısına, görüşüne güveneceğin bir kaç arkadaşın olacak onlar yeter zaten. Ne kadar zaman bulabiliyoruz ki kitaplar, filmler için...Bir de riske etmeye değmez. Ayrıca; kime göre iyi, kime göre kötü, kim karar verebilir?
Gecenin bu saatinde, balkonda oturmuş, üst üste iki film seyretmiş ve sabah oy kullanacakken; hakkında yazdığım konuya bakarmısınız! Zaten normal olsam; Oğuz'la bütün sabah evde, öğlende Bebek Parkında, akşam restaurantta uğraştıktan sonra uyuyor olamam gerekirdi. Bak; bütün garipliklerimize rağmen kardeşimi de, kendimi de seviyor olduğum aklıma geldi, konuyla ne alaksı varsa! Hadi ben kaçtım...Çünkü; yarın gecede sonuçları bekliyor olacağımız için uyku yok.
Ülkemiz, Türkiye'miz, bu topraklarda yaşayan hepimiz için; en güzeli, en iyisi olmasını diliyorum.
ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder