18 Ağustos 2011 Perşembe

DEDİKODU

 

Teyzelerimden birisiyle müthiş keyifli bir gün geçirmiş olarak az önce eve geldim. İftar için misafirlerimiz gelecekler hemde kayınvalide, anne tayfası ve ben ekran karşısında bu satırları yazıyorum; iki arada bi derede.

    Konumuz dedikodu! Ama keyifli bir sohpete eşlik eden, incitmeyen, kırmayan, yadırgarmayan, haber veren cinsinden değil. Tam tersi; kendi yaşantılarına, yaptıklarına ettiklerine bakmadan, yalnızca başkalarını eleştiren, ondan aldığı havadisi vakit geçirmeden evdekilere yetiştiren, ailelerde ki erkeklerin diline, kulağına bulaştıran, meraklarını yenemeden araştırma içine girenlerin yaptığı çirkin dedikodu...

    Bugün pes dedirtecek cinsinden, hiç yapmaz dediğim birisi tarafından yapılananı, yapılmaması gereken birisi için yapılanını duyduk, duyduğumuza da inanamadık. Ben ayrıca  inanamadım ve pes artık dedim. Hani hakkında konuşmayı bırakın, konuşulmasına bile izin vermediğiniz kişiler vardır ya hayatınızda, onlardan birisi yapınca daha şaşırtıcı oluyor muş. Acıtıcı demiyorum. Çünkü; beni acıtamaz böylesi şeyler, yalnızca onları bağlar, onların hayatında kayıplara sebep olur. En azından o insanın artık  değeride, güvenilirliği de kalmadı  benim için? Durum şu anda ''karınca dağa küsmüş, dağın haberi yok'' cinsinden oldu ama üzerine alması gereken okurda almayı becerebilir belki.


      Müthiş rahatladım, arkadaşlar. Şimdi aşağıya inip sofrayı kurabilirim. Başka bir gün bu konuda uzun uzun yazışırız.Yok yok kesin yazışırız, yazarken anlıyorum bu konuda ne kadar dolu olduğumu. Bu arada yazıyı kontrol etmeden yayımlayacağım, imla, yazım hatalarını görmezden gelin, lütfen!!!

       Sevgiyle, huzur dolu günler, geceler bizim olsun.


ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

Hiç yorum yok: