10 Ağustos 2011 Çarşamba

BİR GECE İŞTE


Geçen gece; ertesi gün işe gitmeyecek olmanın verdiği rahatlık ve huzurla yayılmışım balkona, geceye nazır:


Ay; aydınlatmış gecemi alabildiğine,


Esen hafif rüzgarla ürpermiş, almışım omuzlarıma bir şal,


Kadeh misali tutmuşum çay dolu, ince belli  bardağımı,


Kara Kalemin birinin ucundan ( http://ahmetsoylemez1967.blogspot.com/ ) çıkan ''...benim memleketim doğduğum yer değil, en son seviştiğim yerdir'' cümlesini okuyup susmuşum,


Bir hayali olmadığının farkına vardığı an, kitap yazmaya karar vermiş kadının serüvenini okurken; dinlemiş, hayalimi düşünmüşüm,


Geç vakit Erdo gelmiş, tüttürmüş purosunu, aya nazır, bakmışım yorgun gözlerine,


Saatler boyu dinlemişim kemanı ağlatan adam, Farid Farjad'ın kemanından dökülen melodileri,


Davul sesiyle aymış, süzülmüşüm mutfağa, hazırlamışım kocaman bir tepsiye, herkesin zevkine göre ayrı ayrı pişirdiğim tostları ( kaşarlı, beyaz peynir- salçalı, sosisli ), limonata doldurduğum bardakları. Doğramışım tabaklara; domates, salatalık, haşlanmış yumurtaları. Sonra çıkmış balkondaki ufak yer sofrasına kurmuşum sahur soframızı.


Herkes tekrar uyuduktan sonra; kapatmışım lambaları, yakmışım bir sigaranın ucunu, tüttürmüşüm yeşil ışıklar yanan minareye, yerinde duramayan aya nazır...


Uykuya yatarken ki ruh hali, huzur bulduğum hal - gezindiğim yazı, kitap alemleri, en sevdiğim alem - saatler boyu dinlediğim müzik, hayatımın fon müziği olabilecek olanlardan derken uyumuşum.


Sonra mı?


Saat 08:oo Oğuz tepemde; ağzından çıkıp beynimin algıladığı anlam; ''hadi kal, dalmak yeter bu kadar entel tüntel alemlere, kalkta doyur beni'' olan şu cümleyi kurdu: '' Anne acıktım, güneşte gelmiş, hadi kalkalım'' Nasıl anlatırsın ki; senin güneşin gelmiş, benim ki hala yolda, diye.


Ne ay yetişir şimdi imdada, ne rüzgar, ne şarkılar, ne de cümleler...


Ama mucizelere inanıp, an ları yakalamaksa çabamız; koy ver gitsin diyerek, özel tutup beslemek zorundayız bizlere ait mağralarımızda yaşadığımız özel hayatlarımızı. Yarın ay tekrar doğduğunda; fon müziğini alır kulağımızın arkasına dalıp gideriz, sevdiğimiz alemlere, sessizce.


ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL






Hiç yorum yok: