Bir varmış bir yokmuş;
Almış olduğum yeni kararlarla hayatıma yeni bir kapı açmış ve o kararla bir köy ilköğretim okulunda göreve başlamıştım.
Bambaşka,gazete sayfalarında okuduğum türden hayatların ortasında buluvermiştim kendimi.Hapiste ya da kayıplara karışmış babalar, bir göz odalarda 6-7 kişilik hayatlar...İstanbul'un bu kadar içinde bir o kadar uzağında.
Onca yokluk içinde uzatılan yardım eline kimi zaman aşalayıcı kimi zaman gurur kimi zaman minnetle verilen cevaplar.Derken yavaş yavaş kabullenmeye kabul görmeye başlamıştım.
Sınıfta ilk günden beri dikkatimi çeken bir çocuk vardı.Sadece sınıf arkadaşlarınca değil tüm okul tarafından kabul görememiş adeta görünmez bir çocuk.Kocaman bir suskunluk içinde.Aylarca ne sorularıma cevap ne de ödev alabildim ondan.
Derken bir teneffüs yanımdan geçerken farkettimki saç traşı olmuş.''saçların çok güzel olmuş''deyip geçtim yanından öylece.Gözlerindeki şaşkın bakışı görmezden gelip...Orada duruyordu gene o kocaman suskunluk.
İki gün sonra elinde o döneme ait bütün ödevlerle dikiliverdi karşıma, suskunluk bozuldu.Tanıdıkça anladım ki o teneffüse kadar doğup büyüdüğü evde Ne hangi çocuğuyla uğraşacağını,karınlarını nasıl doyuracağını bilmeyen, eve gelmeyen kocasını merak etmekten nicedir vazgeçmiş annesi,Ne tenceredeki aş için kaşık mücadelesi veren kardeşleri farkına varmışlardı onun.
Hayatında ilk kez biri farkına varmıştı.Ve suskunluğunu bozması bozabilmesi için bir ışık yakmıştı onun için...
ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL
1 yorum:
>Özgürcüm, kısa sürede senin yazılarının tiryakisi oldum, inanılmaz güzel bir yazım dilin var, kurguların harika seni çokk ama çok kutluyorum yahu sende ne cevherler varmış...devam .. sakın bırakma bu arada bizim dergiyede yazarmısınız özgür hanım.)
Yorum Gönder