28 Aralık 2011 Çarşamba

BELEDİYE ÇALIŞIYOR ?



  Belediye çalışıyor ama ne için çalışıyor. Benim gözlemlediğim; son günlerde hız almış olmakla birlikte çarşı içinde ki küçük esnafı bitirmek için çalışıyor. Abicim ya ben de gerçekten sorun var ya da onlarda. Fotoğrafa aynı yerden bakmadığımız kesin de... Bahsettiğim yer bizim iş yerimizin de sınırları içinde olduğu, zamanında küçük şirin bir sahil kasabası havasındayken son yıllarda  kontrolsüz, anlamsız büyüyen bir ilçe.

   Benim aklımda kalan burasının bu şirin sahil kasabasından çıkmasının başlangıcı, miladı ise çarşı içinde bulunan Tarihi Balık Çarşısının yıkılmasıdır. İçinde; balıkçılar, yufkacı, esnaf lokantası, tuhafiye, yorgancı, erkek berberi falan vardı. Muhteşem bir yer di… Yazlıkçıların ilk uğradıkları yer orası olurdu. Tabi o zamanlar park sorunu da yoktu. Yıkıp yerine abuk sabuk bir alışveriş merkezi sığdırdılar, içine benim gibi birçok insanın henüz hiç girmemiş olduğunu tahmin ettiğim.

   Şimdi ne yapılıyor? Bütün ana sokaklara Arnavut kaldırımı taşı döşüyorlar. İnanabiliyor musunuz? Tüm asfaltı söktüler...Çarşı diye bir şey kalmamış durumda. Dün akşam kırtasiyeye uğrayayım dedim. Dediğime diyeceğime pişman oldum.

   Hani sel baskını olmuştu hatırlarsınız. En çok etkilenen yer burası olmuştu. Tüm iş yerleri, fabrikalar, evler sular altında kalmıştı. Ki hemen hemen tüm iş yerleri kendi imkânlarıyla yeni foseptik kuyuları, yeni kanallar açarak önlemler almaya çalıştık. O selde taşan dere yatağı kenarında bulunan tüm binalar ise yavaş yavaş boşaltıldı, yıkılıyorlar. Yıkılanların molozları ise haftalardır öylece durmakta. Ama olsun ayağımız Arnavut kaldırım taşına bassın diye çalışıyor belediye!

   Ödenek yok diyorlar. Belediye içinde yaşanan özel anlaşmazlıklar - fikir ayrılıkları hizmete yansımış durumda. Otopark sorunu çarşı içinde yaşanan en büyük sorunlardan biri haline gelmiş durumda. Ki halkın geneli gibi ben de zorunda kalmadıkça kesinlikle çarşıya inmiyorum. Bankamatikten para çekecek bile olsam işe gelirken E-5 üzerinde olanları tercih ediyorum. Bu da ne demek? Çarşı içindeki esnaftan alışveriş yapmıyoruz. Evet, geldik bizim işletme olarak etkilendiğimiz en büyük soruna: Kanalizasyon. Bahsettiğim bu ilçe de kanalizasyon sistemi kaç yılından kalmış, bilen var mı bilmiyorum. Ama mevcuttakilerin üzerine yapılan onca evde yaşayan insanın b.klarının tasfiyesine yetebilecek bir sistem yok. İSKİ’ YE gerek sözlü, gerek yazılı başvurularımız sonunda aldığımız cevap ise: ‘’ Bu bizi aşan bir sorun. Büyükşehir’e başvuruda bulunduk. Onay bekliyoruz. O zamana kadar yapılabilinecek bir şey yok. ‘’  Bir de bu sorun belediyeyi bağlayan bir sorun değil. ( miş ). Kurumlar yani belediye ve İSKİ ayrı parti yönetimlerinde.  Bundan kaç ay önceydi hatırlamıyorum. İSKİ’den  yanıt  alamayınca belediyeye başvurmuştuk da orada görüştüğümüz Başkan Yardımcısından öğrendik sistemin böyle işlediğini. (TIRNAĞIN VARSA KAŞINACAKSIN )

   Gerçi desenize oy kullanacağımız zaman muhtarlıklarda kayıtlı olduğumuz yeri bulmakta bile zorlanıyorken tutmuş ben de belediyelerde işlerin nasıl yürüdüğünü anlamaya çalışıyorum. Yuh bana! Bu arada bayanlardan günün birinde yolu buraya düşen olursa umarım topuklu ayakkabı giymiş olmazlar.

ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

8 yorum:

Volkan DENİZ dedi ki...

Bahsettiğiniz yer neresi acaba :)

ouzelf dedi ki...

İstanbul'un Silivri ilçesi.

Volkan DENİZ dedi ki...

Şimdi daha iyi anlıyorum yazdıklarınızı. Oraların harcanmasına izin vermeyin.

ouzelf dedi ki...

Sevgili Volkan Deniz yöneticilerin peşinde ofislerinde, telefonlarında, haber sitelerinde falan anarşist gibi dolanıp duruyorum. Telefonumda İSKİ genel müdürünün, başkan yardımcılarının falan direk hatları, cep telefonları falan kayıtlı. Durum o vaziyetlere vardı, düşünün artık. Ama bu işler hiç bizim yazılı-görsel medyada izlediğimiz gibi falan yürümüyor. Feci bir bürokrasi, hiyerarşi var. Acı olan ise; halk asla ilk sırada değil. Ama en acı olan halk çok çok çok ... Ay ne diyeyim? An geliyor öyle şeylerle, öyle insanlarla karşılaşıyorum ki: ''Ulan sizin gibilere de bu mustehak '' diye çığlık atasım geliyor. Böyle işte. Sonuç: Ne olursa olsun yılmak yok. Tek başıma bile olsa mücadeleye devam. Sevgiyle kalın.

Volkan DENİZ dedi ki...

Bir kişide kalsanız pes etmeyin. Ben kahroluyorum her gün sahillerimizi ve sahil şeridindeki nadide yerleşim yerlerimizi katlettiklerini görünce. Siz mücadeleye ve bilinçlendirmeye devam edin. Yardıma ihtiyacınız olursa ve yapabileceğim bir şey olursa koşa koşa gelirim. Orada yaşayanlar ne kadar bilinçsiz ve bugünlerini düşünüyor olsalar da, anlayacakları yöntem mutlaka vardır..
Sevgilerimle... Başarılar diliyorum.

esin altay güngörmüş dedi ki...

çok güzel yazmışsınız her kelimenize her cümlenize kaltılıyorum ( helede en son cümleye :) mahvettiler her yeri herşeyi herşeyi okadar doluyum ki bu konuda anlatamam benim çocuklugum ESKİ PAZARİÇİ denilen yerde geçti babamda oranın esnaflarındandı ... şimdi her çarşıya indigimde , yürürken o taşlara kaldırımlara herşeye sinir oluyorum ......

Volkan DİNÇEL dedi ki...

Malesef bu sistemi bize kendi halkımız getirtti.İlçe belediyelerini büyükşehirlere bağlayan yasayı kabul eden akp milletvekillerini halkımız seçti ama başka birşeyi göremedi halkımız.Bugün ak parti millet vekilleri başbakanın sözünden hiç çıkmadığı gibi hepsi milletin değil başlarındaki insanın ağzına bakıyor.Millet vekilleri böyle olunca kamu kurumlarıda doğal olarak böyle hareket ediyor.(MESELA İSKİ seni beni dinlemezler)Silivriden milletvekili çıktı ama kendisini hiç göremiyoruz.Şuan silivride bulunan iski ak parti döneminde silivriyi altüst edip altyapıyı sözde düzenledi.Daha çok geçmeden dere yatağını bile temizlemedi ve allahın sopası yoktur kötü bir olay yaşandı ve sel baskını oldu.Ne desek boş yöneticilerini iyi seçemeyen bir iktidar ve kendi yönetimlerini büyük şehire bağlamış millet vekilleri ve onları seçen halk.Tek suçlu HALK.İlçe yönetimleri ise iktidar sahiplerinin yanından değilse ne yapsınlarki ancak asfalt söker kaldırım yeniler taş döşer.Tabii projeler çok ama kaynak yok.Yapacak birşey de yok.Ayrıca arnavut kaldırımı aslında eskiyi anımsatan sanki burada bir tarih kokusunu andıran bir görünümü var.Bayanlarımız ise bu yaşayışa göre kendilerine yeni modalar yaratabilir.Eskiden asfalt yoktu benim çocukluğumda.Yerde büyük kayalardan oluşan taşlar mevcuttu.Her düştüğümüzde dizlerimiz yarılırdı.Ozamanlar annelerimiz ve ablalarımız o yollara göre ayakkabı seçerdi.Benim düşüncem bu görüntünün güzel oluşudur.Zevkler ve renkler tartışılmaz.Tabi bu yollar yapılırken ilçe insanlarımıza ve esnaflarımıza sorulabilirdi.Benim yollar hakkında tek eleştirdiğim yön bu.

ouzelf dedi ki...

Sevgili Volkan Dinçel paylaşımınız için teşekkür ederim.

Esin Altay, bizim ne hissettiğimiz pek bir şeyi değiştirmiyor malesef ki. Kim ne isterse yapıyor. Bakın ben kendimi paraladım, aranacak - yazılacak tüm mercilere yazdım. Ne oldu? Hiçbir şey. İşte böyle böyle gittikçe tepkisiz olmaya başladık galiba. Ama ben yılmadan devam etmekte kararlıyım. Bu gün iski, yollar yarın çöpler aklıma takılan ne varsa... En azından bireysel çabamız devam etmeli diye düşünüyorum.