BİN YÜZ BİR İNSAN
Kitabın sorusu: ” Bir bedende kaç kişi yaşıyoruz?”
Şimdi oturup size ”Kitabı okudum. Öyle aydınlandım”, ”Aman böyle kararlar aldım.” falan diyerek uzun uzun yazmayacağım. Zaten bu içe dönüp dönüp bakmalardan helak olduk yıllardır. Bir ”Hiç” miyiz? Neyiz? İşte her ne isek daha ne kadar sınavımız var bilmiyorum. Bildiğim tek şey çok yorucu bir yolculuk olduğu. Paylaşımımın tek sebebi; hemen hemen tüm kitapçı vitrinlerinde, çok satanlar listelerinde gördüğünüz bu kitap hakkında aklınızda bir iki şey kalmış olmasına aracı olmak. Arka kapağı buradan okumanızı sağlamak. Son yıllarda ki kişisel gelişelim, kendimizi bulalım – tanıyalım, ferrariyi satalım – satmayalım, günde üç öğün şunu yapalım… türlerine yakın olsa da hikâye kurgusunda yazılmış olmasından sebep ben okuyabildim. ( Araya başka bir kitap serpmek zorunda kalmış olsam da bitti.) Zaman zaman kendi kalabalığıyla baş etmekte zorlanan biri olarak… Kitaptan kızım Elif’le telefon mesajı, odasının duvarlarına ufak mesajlar yapıştırmak yoluyla paylaştığım alıntılar bile oldu. Yani ben o kadar aydım o kadar aydım ki ona da yardımcı olayım dedim. Gerçi Elif bir okul dönüşü, yazmış olduğum son telefon mesajının mealini sorunca abartmış olduğumun farkına vararak vazgeçtim o ayrı.
Özet olarak ” Mutluluğun herhangi bir formülü falan yok. Ama ara sıra hatırlatmalar – ipuçları almanın da bir zararı yok.” Sevgiyle…
ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL
Göz atmak isteyenler için birkaç alıntı: ''Yaşamın kalitesi artarken, çevremdeki kuru kalabalık azalıyor. Duygularımı takip ettikçe, kendimi anlatmaktan vazgeçiyorum. Kendimle barıştıkça etrafımdakilerin sayısı azalıyor. Yalnızlığımdan korkmamanın, kendi gölgemden kaçmamanın ne demek olduğunu anlıyorum. Yaralarımı sarıp kendimi kucaklayabildiğimde kavgam diniyor.''
''Yüzmeyi öğrenmenin bir tane yolu vardır; yüzmek. Yaşamayı öğrenmenin de bir tek yolu var; yaşamak...''
''Hepimiz düşeriz, çarparız, kırılırız, dağılırız...Sonra yeniden toparlanır, bir başka zamanda yine boşluğa savruluruz. İnsanız...''
''Hepimizin endişeleri, korkuları, yalnızlığı temelde aynı. Kaybedeceklerimiz farklı olsa da, kaybetme korkumuz aynı.''
''Dinlemeden konuştukça, anlatmaya çalışmadan kabuğumuza kapandıkça bu ayrılık daha da keskinleşecek.''
''En çok korktuğun şey henüz başına gelmeyen. Henüz başına gelmeyen bir şey için bugününü karanlığa gömüyorsun.''
''Bugüne kadar yaşadığım gibi, etrafımı saran kalabalığın davranışlarını, tutumlarını bilinçsizce kabullenen silik bir varlık olarak devam mı etmeliyim, yoksa benim dışındakilerin istediğinden çok farklı da olsa gerçek kendimi, gerçek insanı mı yaşamalıydım? Bunun cevabı bu kadar geç mi bulunmalıydı?''
''Ne kadar yorucu, her gün kendinden başka onlarca role bürünmek.''
''Boşlukta asılı kalıyorum. Zifiri karanlık. Her şey ben, ben her şey...Eşittir hiçbir şey...''
''Sevdiğim gidebilir, sırtını dönüp gidebilir. Yaşamımdaki her insan gibi her an gidebilir. Karşımdakinin fikirlerini değiştiremem. Onu suçlayamam. Kendimi suçlayamam. Gidilmesi gerekiyorsa, gidilir.''
( 2011 ) ARET VARTANYAN
2 yorum:
Alıntılarını beğendim... Okunası bir kitap imiş ;) Mesajlar konusunda senin gibiyim diyebilirim. Hiç kimseye olmasa bile kendime çok not çıkartırım gün içinde :)
Sevgilerimle...
Beğenmiş olmana sevindim Burcu. Şu an garip hissettim ya; sanki seni yakından tanıyormuş ve uzun süredir görmüyormuş gibi bir şey... Ama güzel bir his. Her neyse işte sevindim yorum yapmış olmana. Hoşçakal!
Yorum Gönder