28 Kasım 2011 Pazartesi

HIRSIZ



    Son dönemde oğlum Oğuz'un (5) hırsızlarla kafayı tamamen bozmuş olması sebebiyle, sabah - akşam, soru cevap oynar olduk. Bu duruma paralel olarak; sitede ki güvenlik görevlilerini sıkı takibe aldı. Duyduğu her sesin nereden geldiğinden tam olarak emin olmak istiyor. Geceleri odasında uyumamak için türlü türlü bahaneler üretiyor. Kamera ve alarm düzeneğinin çalışma sistemini çözmesi de yakındır. Takıntısının başlaması ise bir kaç ay öncesine dayanıyor.

  Günlük sohbetlerimizden birinde konu geldi dayandı ejderhalara. Fakat hırsızlarla ne alakası var demeyin. Her zaman, konuşmaya başladığımız konuyla sonunda konuşuyor olduğumuz, beni şaşırtacak kadar alakasız olduğunda ben her türlüsüne hazırlıklıydım.

   Bu sefer durup dururken ''Bir ejderhayla karşılaşmak''  istemediğini söyledi. Ben de; bunun mümkün olmadığını, korkmamasını söyledim. Ve devam ettik:

''Neden anne?''

''Ejderhaların nesli tükendi çünkü.''

''Nesli tükenmek ne demek?''

''Çok uzun yıllar içinde bazı hayvan ve bitkilerin sayıları azalır. Sonunda da yok olurlar.''

''Yani şimdi yaşayan hiç ejderha yok mu?''

''Yok.''

Sessizlik...

''Hırsızlar?''

''Hırsızlar ne?'' İşte tam bu sırada, bir kaç gün önce seyrettiğimiz filmde ki bir sahnede, hırsızlık yapan birini ilk gördüğü an ve ben o adamın ne yaptığını ona anlatırken duyduğu şaşkınlığı geldi aklıma. Oğuz'un da aynı şeyi hatırladığı, daha sonrasında sormaya başladığı sorularla netleşti.

''Hırsızların nesli tükendi mi?''

''Hayır. Üzgünüm fakat hırsızların nesli tükenmedi.''

''Ne yapacağız peki?''

''Birbirimize göz-kulak olacağız. Yabancılara dikkat edeceğiz. Kapıyı yabancılara açmayacağız.''

''Bizim kapımıza gelirler mi?''

''Hayır. Güvenlik, siteye girmelerine izin vermez.''

''Heee. Yıllar geçince onların da nesli tükenecek mi?''

''Umarım.''

''Ben de umarım.''

  İşte aramızda geçen bu dialogdan beri bıkıp usanmadan hırsızlarla ilgili sorular soruyor. Ben de bıkarak ama mecburen cevaplıyorum. Verilen her açıklamanın ise yeni bir merak konusunun başlangıcı olması kaçınılmaz. Eklenen son merak edilenler:

- Tahta kurtları tükenir mi?( Her seferinde arkadaşım Feyza'yı sevgiyle anıyorum. )

- İnsanlar neden hayvanları kesiyorlar? Sonra tükendi diye üzülüp onları arıyorlar. O hayvanları hayvanat bahçelerine götürseler biz de özleyince gidip ziyaret etsek.

- Balıkçılar balıkların neslini tüketmeyemi çalışıyorlar? (Sezon açıldığından beri sabah erken saatlerde balıktan dönen motorları izleme keyfimiz bu soruyla anlam değiştirdi.)

    Çocuk yetiştirenler için klavuz olması gerektiğine olan inancım gittikçe güçleniyor. Şu piyasa da satılan modern anne-babalar için olanlardan bahsetmiyorum. Daha doğrusu onlar bizi kesecek gibi değiller. Ya da ben o kitaplarda bahsedilen ebeveynler kadar ''modern'' değilim. Modernlik bir kenara, normal olmadığım zaten kesindi de artık gidişat ta belirsiz. Bunlarla beraber bildiğim ve onlarla geçirdiğim her an olmasa bile inandığım tek bir şey var: ''Hayat çocuklarla çok güzel.''

    Herkese sağlık ve mutluluk dolu güzel bir hafta diliyorum. Kolay gelsin!


ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

2 yorum:

Ebru dedi ki...

İlginç bir tesadüf oldu dün geceden beri biz yine bununla bozduk kafayı:( Daha öncesinde eve hırsız girmişti ve sandığımdan daha çok etkilenmiş kuzum.

ouzelf dedi ki...

Öncelikle, öyle bir tecrübe yaşamış olduğunuz için üzgün olduğumu bilmenizi isterim. Ama bunun yanında diğer anneler gibi biz de biliyoruz ki; kafayı bozacakları şeyler hiç bitmiyor, bitmeyecek. Laf aramızda, paylaştıklarımdan anlaşılıp anlaşılmadığını bilmiyorum fakat ben bu durumdan kesinlikle şikayetçi değilim. Oğlunuz ile yaz boyunca ayrı geçirdiğiniz günlerinizde ki hasret dolu satırlarınız, kaybolduğu gün yaşadıklarınız, okulu ve dersleri konusunda ki yakın takibiniz, endişeleriniz; sizin içinde aynı duyguların geçerli olduğunu çok net anlatıyor. İleride güzel tesadüfler yaşamamız dileğiyle sevgiler.