Kendimi ölümsüz olarak görüyorum. Mekan ve zamandan kopalı yıllar oldu. Bir kıza aşık olmuştum. Onu görmek için altı saat yol almam gerekiyordu. Bir sabah, treni kaçırdım. Aşık olmaktan vazgeçtim. Kendinden vazgeçmenin ne demek olduğunu asıl ben bilirim. Benim adım Kaygusuz Abdal. Tanrı'dan vazgeçtim. Ölmekten vazgeçtim. Çünkü ölürsem ve eğer yukarıda beni ödül ve ceza bekçileri bekliyorsa çok büyük kavgalar etmem gerekecektir. Ölmek istemiyorum, çünkü Tanrı'yı da öldürürüm diye korkuyorum. ( sayfa 22 )
'' Seni anlıyorum '' demek büyük bir yalandır. Kocaman bir yalan. Kimse kimseyi anlayamaz ve tanıyamaz dünyada...Var olan en sağlam zırh insan vücududur. İçindekileri en iyi saklayan kasa odur. Koridorlarında birikenlerin kokusunu bile yaymaz dışarıya. Deliliğin kokusunu, anormalliğin kokusunu duyamazsın yanında gazete okuyan adamdan, otobüs durağında. Sadece gördüklerin vardır. Beş duyunun algıladığı kadar anlarsın aileni, sevgilini, çocuğunu. Dolayısıyla herhangi bir şeyi, birini anladığına, ama gerçekten anladığına emin olmak, sarıldığında arkasında ellerini kavuşturabilecek kadar o şeyi ya da kimseyi anlamak olağanüstü bir durumdur. Ve çok zaman isteyen söz konusu olağanüstü ilişki için olağanüstü bir insan olmak gerekir. ( sayfa 188 )
'' Kayra, ' Ne kadar yalnızsan o kadar uzağa gidersin. Ne kadar terk edersen o kadar ölürsün ' demiştik. ( sayfa 255 )
Ben sadece fazlasıyla ciddiye almıştım, küçükken babamın birini üzdüğümde söylediği o sözü. '' Kendini karşındakinin yerine koy.'' Ve ilk başlarda bunu o kadar çok yapmıştım ki, bir gün dönüş yolunu yani kendimi bulamadım ve beynimin bir parçası boşlukta uçuşan, hayata uzaktan bakan, sadece seyreden bir çift göze dönüştü. Bütün duyguları bilen ama hissetmeyen biri oldu ...( sayfa 340 )
........., filozofların kestikleri raconu: '' Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir.'' Yanılıyor hepsi de. İnsan, hiçbir şeyi değil, her şeyi bildiği için mutsuz. Ben her şeyi biliyorum. Ve bunlar, yürürken dengemi bozacak kadar ağır geliyor. Tek istediğim kurtulmak hepsinden, bütün bilgilerden, bütün düşüncelerden. Geri dönmek hiç doğmamış Kayra'ya. Ve en kötüsü, biliyorum ki, dünyaya, .......( sayfa 369 )
Sütün bütün pislikleri temizlediğine inanırdım çocukken. Her gizli içtiğim sigara ve içkiden sonra süt içerdim. Annemin beni tanıyabilmesi için ağzımın süt kokmasını isterdim. ( sayfa 454 )
Görünmez ve adı konulamaz bir zorunluluk. Madem doğdun, yaşayacaksın! Ne kadar acı çeksende, ne kadar kendinden nefret etsen de, nefes almaya, uyanmaya devam edeceksin. Çünkü insansın. Doğal değilsin. Doğanın üstündesin! Dünyanın Tanrısı sensin!..( sayfa 538 )
''Ölmeye hepimiz mecburuz! Kolaysa yaşamaya mecbur ol! ''
HAKAN GÜNDAY
Dün gece bitirmiş olduğum Hakan Günday'ın kitabı '' Kinya ve Kayra ''dan sonra yazacak pek bir şeyin yok. Yukarıda ki alıntılardan anlaşılacağı üzere tek şey var: yaşamaya mecburuz. Sevgiyle... ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL
VE MÜZİK: Bulutsuzluk Özlemi - Yaşamaya Mecbursun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder