Dün gece bulutlar yavaş yavaş alçaldılar. Puslu, korkutucu bir griye büründü tüm gökyüzü. Sonra pencereden görebildiğim her bacadan dumanlar, alevler çıkmaya başladı. Birden kendimi apartmanlardan birinin bodrum katında, doğalgaz vanasını ararken buldum. ‘’ Bu kadar insan için bir kişi feda olacaksa ben olabilirim o ‘’ düşüncesi vardı kafamda. Çaresizce aradım vanayı. Ama yok bulamadım. Çaresizliğimin rengi koyu gri. Sardı sarmaladı beni. Birini aramaya başladım, kimi aradığımı bilmeden. Koşup durdum. Yoktu. O kim olduğunu bilmediğim biri. Uyandığımda sıkı sıkıya kapattığım ellerim, kenetlercesine sıktığım dişlerim ve gözlerimde gözyaşı. Sustum.
Boğazımda bir yumru; çığlık mı atsam, böğüre böğüre ağlasam mı, kusarcasına haykırsam mı bilemediğim. Başımda dolanıp duran ağrı, tutunacak bir yer arıyor. Bulsa tutunup ızdırap vereceği yerimi, çekip gidecek bir süre sonra biliyorum. Ama yok o da eşlik edip perçinlemek istiyor ızdırabımı. Ne ara yoruldum bu kadar. Hayat ne ara yordu bunca beni? Ne zaman vazgeçtim anlatmaktan.
Herkesin seçtiği rolleri oynadığı kocaman tiyatro sahnesinde ayakta duramadım. Daha doğrusu rolüm belli değil. İçimde o kadar çok ben var ki…Hepsiyle baş edemiyorum galiba. Edemeyeceğim. Aslını göremediğim yüzler, dediğini anlayamadığım sesler var. Karşılarında ben; sus pus. Bir de peşlerine baş ağrım takıldı, koşturup duruyorlar.
Dedim ya ‘’ Çok yorgunum. ‘’
ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL
2 yorum:
Hohooyytttt diyorum, hiçbirşey rastlantı değildir tezi nasıl da kanıtlanmış bir kez daha... Hissettiklerin ve acın bunları yazdırdıysa acıtsın diyesim var... Bu nedir arkadaşım ya, demek ki kozandan çıkıyorsun.. Laylaylom yazılarına yazmak daha kolaydı ama dayanamadım süper, süper, süperrrr....
Hayatıma, bana neler katmış olduğunu bir bilsen.
Yorum Gönder