‘’ Başar’lar iki yıla kadar buraya taşınabilirlermiş anne.’’ dedi Öykü, şehir dışında yaşayan erkek arkadaşından bahsediyordu. Yeşim, unlamış olduğu balıkları bir bir içindeki yağ kızmış olan tavaya atıyordu. Günlerdir düşünüp duruyordu; kocasıyla on altı yıldır beraber yürürken ne kadar çok şeyi yollarda kaybetmiş olduklarını. On bir yaşında, ergenliğin başında olan kızına verdiği yanıtta dalıp gittiği düşüncelerinin içinden çıkıp geldi.
‘’ İki yıl sonra siz çoktan ayrılmış olursunuz. Birbirinize de unutmuş.’’
‘’ Neden anne? ‘’
‘’ Büyüdükçe sıkılırsınız birbirinizden. İnsanlar büyüdükçe değişir, unuturlar Öykü.’’
‘’ Siz unuttunuz mu anne? ‘’
‘’ Senin, sizin gibi görüp, hissedebiliyor olmak için feda edebileceğim çok ama çok şey var, desem.’’
‘’ Nasıl yani…’’
‘’ Öykü’cüğüm maalesef hiçbir şey aynı kalmıyor.’’
Sustu Öykü. Gözleri dolmuş ve içlerine bir sürü soru işareti yerleşmişti. Odasına gitti. Kapıyı kapattı.Başar’ı kaybetme ihtimali ilk defa aklına geliyordu. Hayatları boyunca beraber olacaklarına inanmışlardı. Oyun parkında kendisini bekleyenin hep Başar olmasını istiyor ve böyle olacağına inanıyordu. Sonra bilgisayar ekranının başına geçip Başar’ın çevirim içi olup olmadığını kontrol etti. Şükürler olsun oradaydı. Parmakları tuşlara dokundu ve yazmaya başladı. Mutfağa, annesinin yanına döndüğünde sorularına cevap bulmuş birinin kendinden emin ifadesi yerleşmişti yüzüne.
‘’ Anne söylemiş olduğun şeyi Başar’a söyledim. Ama biz hiç ayrılmayacağız bilmelisin.’’
‘’ Umarım tatlım. Peki nasıl bir çözüm buldunuz.’’
‘’ Büyümemeye karar verdik. Biz hiç büyümeyeceğiz.’’
Salataya doğramak için eline almış olduğu yeşilliklere bakarken Öykü’nün vermiş olduğu yanıtla gözleri doldu Yeşim’in. Tüm çocukluklarıyla bulmuş oldukları çözümü duyunca ne yapmış olduğunun farkına vardı. Kızının sorusuna bunca büyük bir yanıt vermiş olduğu için pişman oldu. Ve zaten çok gerilerde kalmış olan masum, saf çocukluğunun ondan ne kadar uzaklaşmış olduğunun bir kere daha farkına vardı. Çaresizce özlediği çocukluğu çok uzaklarda kalmıştı.
ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL
1 yorum:
Umarım artık sana sadece Özgür dememe alınmazsın. Ama resmi olmamı tercih edersen buna da ben alınmam, lütfen söyle. Bence bu güzel bir öykü çekirdeği. Üzerinde çalışmalı. Ama son paragraf hiç olmamalı bence. Ya da kadının sarsıldığını gösteren tek bir cümle yeterli. Çünkü sen zaten yukarda anlatmışsın. Okuyucuya haksızlık edip "eğer anlamadıysan bak bu da anafikri" demeye gerek yok. Eleştirini kendine sakla, ben böyle iyiyim, dersen onu da söyle...
Sevgiler :)
Yorum Gönder