20 Kasım 2011 Pazar

BENİ UNUTMA ( ALİ POYRAZOĞLU )



'' Beni Unutma '' yavaş yavaş hafızasının yok olup gittiği gerçeğiyle karşı karşıya kalan bir matematik profesörünün ve ailesinin öyküsünü konu alıyor. Alzheimer hastalığının sinsi bir biçimde ortaya çıkışındaki evreleri ve unutkanlıkla başlayan hastalığın, hastayı geçmişiyle olan bütün bağların koptuğu bir sona doğru sürüklemesi oyunun çatısını oluşturuyor.

Bireysel alzheimerın öyküsünün, toplumsal unutkanlığa dönüşmesinin; bireyde başlayan geçmişi unutma, yok sayma, sıfırlamaya çalışma halinin toplumun bilinç altına sızmasının başarıyla anlatıldığı oyun ağırbaşlı bir güldürü.


İşte biz; altı yetişkin, bu ağırbaşlı oyundan çıktığımızda dağılmıştık. Bir suskunluk...Sorular...Başa gelmeden anlaşılayamayacak, başa gelmeden nasıl tepki verileceği - ne halt edileceği - bilinemeyen sonsuz sayıda ihtimalden biri daha. '' Bizim ailemizden birinin başına gelse ne yaparız. '' - '' Benim başıma gelse ne yapsınlar isterim?''. Ama dileyeceğimiz tek şey Ali Poyrazoğlu'nun alzheimer geçiren öğretmenininkiyle ortak olurdu herhalde '' UNUTULMAMAK ''.


Özdemir Çiftçioğlu, Eser Ali Yıldırım, Nur Gürkan'ın iyi oyunculukları, Ali Poyrazoğlu'nun oyunculuğu ve mükemmel hikaye anlatıcılığıyla birleşince ortaya çıkanın kalitesinden bahsetmeye zaten gerek yok.


Aslında  bakıma muhtaç hasta olmak, hasta yakını olmakla ilgili yazmak istediğim başka şeyler de var. Ama bu gece bir kafayı toplayamama durumu yaşıyorum. Yalnızca haber vereyim dedim; Ali Poyrazoğlu'nun sosyal sorumluluk projesi kapsamında, sınırlı sayıda sahnelenecek ''Beni Unutma '' adlı oyunu başladı.


Herkese, hepimize sağlıklı, kimseye muhtaç olmadan yaşanacak yıllar diliyorum.


ÖZGÜR TAMŞEN YÜCEDAL

2 yorum:

guguk kuşu dedi ki...

öncelikle son cümleye duanıza yürekten amin diyorum, alzehimeri yakından tanıyan biri olarak. beni büyüten canım babaanneme musallat olan bu hastalık gerçekten çok korkunç. ilk teşhisini benim götürdüğüm bir doktor koymuştu. o an dünya başıma yıkıldı sandım. tek düşündüğüm "ne yani, biricik, babaannem beni bir gün tanıyamayacak mı" oldu. sonra sustum, babaannemle yanyana eve döndük, koluma girdi her zamanki gibi. hiç konuşmadık. ona söylemedim. sonrası malum, inanın anlatmak bile istemiyorum, yüreğim kaldırmıyor. ali poyrazoğluna teşekkürler. keşke konyaya da gelse oyun ve bizlerde izlesek. gerçi ben dyanabilirmiyim bilmiyorum ama size söyleyeceğim şu ki, tek güzel ve sevinilecek yan babaannem beni heppp hep hatırladı.
o korkunç hastalığı sizlere bir cümle ile anlatmak isterim: sanki canım babaannem ordaydı, işte tam karşımda koltukta oturuyordu herşey aynıydı, ta ki konuşmaya başlayıncaya kadar. ta ki tuvaletini altına yapmaya, yatağa mahkum olmaya başlayıncaya kadar sanki içine bir yaratık kaçmıştı ve eğer ben onu çıkarabilirsem babaanneme kavuşacaktım......o şimdi öbür diyardai nehrin öbür kıyısında, alzheimer onu benden aldı, en sevdiğimi.....ve yenileri olmasın, araştırmalar yapılsın ve bir çaresi bulunsun....

ouzelf dedi ki...

Öncelikle babaannenize rahmet diliyorum. Oyunda en çok dikkat çektikleri konu erken teşhisti. "Birşeyi yok"-"unutkanlık işte" diyerek geçiştirmemek gerektiğini,erken teşhisin süreci yavaşlattiğını vurguladılar. Halkı bilinçlendirmek için çıktıkları yolculuklarının devam edeceğini duyurdular. Fakat program dahilinde ki şehirler hakkında bilgim yok. Sağlıklı günler dilerim. Sevgiler...